‘Sigara içmeyenlerde de kanser oranı artıyor’
Liv Hospital Ankara Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Saadettin Kılıçkap, akciğer kanseri farkındalık ayı hasebiyle açıklamalarda bulundu.
DHA’nın haberine nazaran akciğer kanserinin son devirlerde genç yaşta daha sık görülmeye başlandığını söyleyen Prof. Dr. Kılıçkap, “Son vakitlerde bayanlarda ve genç yaştaki şahıslarda akciğer kanserinin daha sık görüldüğüne şahit oluyoruz. Akciğer kanserinin en kıymetli risk faktörü sigara kullanımı, lakin son devirde sigara içmeyen şahıslarda de akciğer kanseri sıklığı giderek artıyor. Alışılmış ki bunun birçok sebebi var. Çevresel faktörler, kimyasalların hayatımıza girmiş olması burada kıymetli rol oynuyor. Tıpkı vakitte fizikî aktivitede azalma ve beslenme alışkanlıklarının bozulması da tekrar akciğer kanserinin temel nedenlerinden birkaçıdır” diye konuştu.
‘EN BÜYÜK SEBEBİ SİGARA KULLANIMI’
Akciğer kanserinin en büyük sebebinin sigara kullanımı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kılıçkap, “Epidemiyolojik datalara nazaran yakın vakte kadar tüm akciğer kanserlerinin yüzde 90-95’i sigara bağlantılı kanserlerdi. Lakin son devirlerdeki kayıtlar bu oranın yüzde 80-85’lere kadar gerilediğini gösteriyor. Yani sigara içmeyen bireylerde de kanser sıklığı giderek artıyor. Ülkemizde en sık görülen akciğer kanseri tipi küçük hücreli kanser yahut yassı hücreli kanseridir. Bu iki kanserin temel özelliği sigarayla ilgisi çok açık ve net olarak bilinen kanserlerdi. Son yıllarda yassı hücreli ve küçük hücreli akciğer kanseri sıklığında bir ölçü azalma göze çarpıyor. Günümüzde gelişmiş ülkelerde ve ülkemizde sigaranın nispeten daha az tesirli olduğu adenokanser tipi sıklığın neredeyse her iki akciğer kanserinden birini oluşturuyor. Yani giderek artan bir oranda sigaradan bağımsız olarak akciğer kanserini görmeye başlıyoruz” diye konuştu.
‘KİMYASALA MARUZİYET SEBEPLERİ ORTASINDA YER ALIYOR’
Kılıçkap, akciğer kanserinden korunma sistemlerine ait, “En değerlisi sigara içmemektir. Sigaraya maruziyet yıldan yıla artan ölçüsü ve kullanım müddetiyle bağlantılı olarak yalnızca akciğer kanserinde değil, birçok kansere sebebiyet veriyor. Lakin olağan ki bugün geç değil, birçok kişi hala akciğer kanseri ve diğer bir hastalığı olmaksızın sigara içmeye devam ediyorlar. Bunu biliyoruz. Bu şahıslara de tavsiyem bir an evvel de bu ziyanlı ve makûs alışkanlıklarından vazgeçmeleri olacaktır. En değerli şey natürel ki sigarayı bırakmak ve içmemek. Bunun dışında beslenme ve fizikî aktivite de epey değerli. Bilhassa kimyasal maruziyetinden kaçınmak epey değerli. Etrafımızda birçok günlük hayatımızda kullandığımız eserler maalesef işlenmiş kimyasallar. Hatta besinlerimiz bile işlenmiş besin. Bunların birçoğu küçük ölçüde da olsa kanserojen içeriyorlar. O nedenle mümkün olduğunca doğalı kullanmak ve bu cins kimyasal maruziyetinden uzak durmakta bizi akciğer kanserinden koruyacaktır diye düşünüyorum” dedi.
‘YENİLİKÇİ TEDAVİLER MUVAFFAKİYET ORANINI ARTIRDI’
Kılıçkap, kullanılan yenilikçi tedaviler ile ilgili, “Gerçekten 2010’lu yılların başında akciğer kanseri yalnızca kemoterapiyle tedavi edilen ve tedavi sonuçlarında çok yeterli olmadığı, ömür müddetlerinin kısa olduğu bir hastalık idi. Lakin bu 10-15 yıllık müddet zarfında akciğer kanserinin farklı özelliklerini öğrendik. Her akciğer kanserinin birebir olmadığını, bunların birçok farklı alt tiplerinin olduğunu ve bunların tümör hücresinin yüzeyindeki reseptörler yahut hücre içerisindeki farklı mutasyonların kanserin tedavisinde kullanılabileceğini öğrendik. Bunlara halk ortasında akıllı ilaçlar, tıp alanında da bizim hedefleyici tedaviler dediğimiz tedavi casusları oluşturuyor. Bugün geldiğimiz noktada örneğin, ALK olumlu akciğer kanserli hastalarda kullandığımız ilaçlarla bırakın mevti, 5 yıllık hastalık sağ kalımı oranları yüzde 60’ın üzerinde. Yani akciğer kanseri tanısı alan bir hasta bu ilacı kullandığı vakit hastaların yüzde 60’ında 5 yıl boyunca hastalığın ilerlemediğini görüyoruz. Şu evrede sağ kalım 10 yıl ve üzerinde olarak düşünülüyor. Bir öteki değişim ise, immünoterapiler oldu. Bunu bazen ameliyat öncesinde, bazen ameliyat sonrasında, bazen de hastalıkta metastatik hastalıkta iki yıl mühletle kullanıyoruz. Kemoterapiyle birlikte yahut tek başına kullanabiliyoruz. Bu ilaçlar hem tedavi muvaffakiyetini arttırdı hem de bu ilaçların en değerli özelliği, metastatik bir hastalıkta kemoterapi periyodunda yüzde 5’in altındayken bugün bu ilaçların kullanımıyla 5 yıllık hayat oranlarının yüzde 30’ların üzerine çıktığını görüyoruz. Yani aslında her 3 akciğer kanserinden birisi bu yenilikçi tedaviler sayesinde 5 yıl ve daha uzun mühlet yaşayabiliyorlar. Bu da hayli ümit verici. Her geçen gün yeni bir ilaç, yeni bir molekül çıkıyor ve her çıkan ilaçta hakikaten hastanın hayatına bir katkıda bulunuyor. Biz de bundan bir doktor olarak büyük bir memnunluk duyuyoruz” diye konuştu.
(DEMİRÖREN HABER AJANSI)
